Meslek Hastalığı (Astım) - Nursaç Havalandırma Sistemleri İzmir

Meslek Hastalığı(Astım)

Meslek Astımı
Türkiye Gerçeği

Çımrın Arif H.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir Anahtar Kelimeler: Meslek astımı, Türkiye
1ÖZET
Meslek astımı, sanayileşen toplumlarda en önemli solunumsal meslek hastalığı iken, ülkemizdeki resmi veriler silikozis gibi toz hastalıklarını hâlâ en fazla gözlenen mesleksel akciğer hastalıkları olarak göstermektedir. Oysa ülkemizde meslek astımı açısından riskli işkollarında önemli sayıda insan çalışmakta ve bu işkollarında yapılan araştırmalarda önemli oranda meslek astımlı olgu bulunduğu gösterilmektedir. Bu sonuçlar, meslek astımının ülkemizde de önemli bir meslek hastalığı olabileceğini düşündürmektedir.
2GİRİŞ
Gelişmiş ülkelerde genel sağlık hizmeti verilen birimlerde, kas-iskelet ve psikososyal bozukluklar yanında solunumsal bozukluklar en önemli meslek nedenli sağlık problemlerini oluşturmaktadır [1]. Diğer yandan İngiltere'de 1980'li yıllardan bu yana pnömokonyozlar azalırken, mesleki astımın giderek artma eğilimi içinde olduğu, 1994 yılında iş ile ilişkili solunumsal hastalıkların başında meslek astımının geldiği bildirilmiştir [2]. Bu durum meslek astımının sanayileşen toplumlarda en önemli solunumsal meslek hastalığı olduğu yargısını desteklemektedir.
3PROBLEMİN İÇERİĞİ
Meslek astımı yönünden ülkemizdeki durumun değerlendirilebilmesi için;a. Riskli işkolları ve risk altındaki popülasyon, b. İş kazaları, c. Meslek hastalıkları ile ilgili veriler, d. Yapılan araştırmaların sonuçları gözden geçirilmelidir.
4RESMİ VERİLER
Ülkemiz nüfusunun yaklaşık %40'ı aktif olarak çalışmaktadır. Sanayileşmenin farklı alanlarda büyüme ve yaygınlaşması daha fazla kimyasalla daha büyük sayıda insanın karşılaşması olasılığını artırmaktadır. Resmi istatistiklere göre ülkemizde meslek astımı yönünden riskli olduğu bilinen Tarım-Orman-Avcılık, Madencilik, Petrol-Kimya-Lastik, Gıda, Dokuma, Deri, Ağaç, Kağıt, Basın-Yayın, Metal, Gemi, Enerji gibi birkaç işkolunda çalışan işçi sayısı iki milyonun üzerinde ve işyeri sayısı ise 200 000 düzeyindedir [3]. Görüldüğü gibi, riskli olabilecek işkolları ülkemizde vardır ve oldukça büyük sayıda insan bu işkollarında çalışmaktadır. O halde meslek astımının, ülkemiz çalışanlarında da, görülme olasılığı yüksek bir meslek hastalığı olduğu söylenebilir.
Tablo 1: İş kazalarının sebeplerine göre dağılımı.
Tablo 2: 1946-1993 yılları arasında meslek hastalıkları dağılımı.
Tablo 3: Meslek hastalıkları çeşitleri (1973-1977).
Tablo 4: Meslek hastalıkları çeşitleri (1978-1984).
İş ortamında inhalasyon yoluyla maruz kalınan maddelerin, hava yolu üzerine etkisi ve astım ile ilişkisi tartışılmaz bir gerçektir. İşyerindeki teknoloji maruziyeti etkileyen temel faktördür. Aynı zamanda Reactive Airway Dysfunction Syndrome (RADS)'da olduğu gibi kaza sonucu yüksek konsantrasyonda irritan inhalan madde ile karşılaşmanın ortaya çıkarabileceği hava yolu bozukluğu da mesleksel hava yolu hastalığının nedeni olabilir. Veriler yurdumuzda bu tür potansiyele sahip kazaların oluştuğunu da göstermektedir (Tablo 1) [4].
Ülkemizde 1940'lardan bu yana meslek hastalığı tanısı konulmaktadır. İstatistiklere göre bu hastalıkların başında silikozis gelmektedir. Sonraki yıllarda silikozis dışında, az sayıda diğer mesleki akciğer hastalıkları da görülmeye başlanmıştır (Tablo 2), (Tablo 3), (Tablo 4) [4,5]. Toplumumuzda astım sıklığının %5-10 düzeyinde olduğu farklı çalışmalarla ortaya konmuştur [6]. Yine biliyoruz ki meslek astımı, farklı serilerde daha büyük rakamlar verilse de tüm astımlıların %2-3'ü düzeyindedir [7,8]. Ülkemizde meslek astımı resmi kayıtlara 1970'lerden itibaren girmiştir (Tablo 4). Farklı kliniklere ait polikliniklerde meslek astımlı olgular tanımlanmaktadır. Kızkın ve arkadaşları, plastik, unlu mamuller, deri, elektronik, marangoz ve mobilya işçilerinden oluşan 9 işçide; Çımrın ve arkadaşları, iki mobilya işçisi ve bir sağlık çalışanında; Kılıçaslan ve arkadaşları ise 4 fırıncıda meslek astımı tanımlamışlardır [9-11].
Ülkemizde iş sağlığı ile ilgilenen merkezlerin, riskli iş kollarında çalışan işçiler üzerinde mesleksel etkenlerin hava yolu etkisini araştırmaya yönelik birçok çalışması vardır. Araştırmalar, dokuma, unlu mamuller, sprey boyama, orman ürünleri, sağlık çalışanları, deterjan, kuaför, tarım ürünleri alanlarında yoğunlaşmaktadır. Ortak özellikleri kesitsel olmalarıdır. Çalışmaların yöntemlerine bakıldığında tanısal algoritmada; solunumsal anket, PEF izlemi, nonspesifik bronş hiperreaktivitesi değerlendirilmesinin kullanıldığı gözlenmektedir. Ancak sadece anket verilerine dayanılarak elde edilen sonuçlar da vardır. Bu nedenle elde edilen sonuçların, sağlıklı işçi etkisi yanında, araştırmalarda kullanılan tanısal yöntemlerin duyarlılığını da dikkate alarak değerlendirilmesi zorunlu hale gelmektedir.
Çalışmalara bakıldığında, dokuma sektöründe, akut hava yolu yanıtı gözlenen bisinozis %2-22 oranında iken meslek astımı sıklığı bu işkolunda %0.6-2 düzeyinde bulunmuştur [12-18]. Meslek astımı sıklığı sprey boyacıları arasında %0-10 [19-21], kuaförlerde %1.72-13.6 [22-24], orman ürünleri çalışanlarında %2.5 [25], sağlık çalışanlarında latekse bağlı olarak %14 [26], toz morfin işçilerinde % 11.6 [27], deterjan işçilerinde %7 [28], fırın işçilerinde %3.3 [11], cam süsleme işçilerinde %7.3 [29], çiçek satıcıları arasında %30.4 [30] düzeyindedir.
Diğer bazı çalışmalarda ise mesleksel etkenlere maruziyetle solunumsal semptom sıklığında artma ya da akut hava yolu yanıtı ortaya çıktığına dair bulgular elde edilmiştir [25,31-34]. Bu durum mesleksel etkenlerin belirgin hava yolu etkisinin olduğunu göstermekte ve ayrıca bu etkinin meslek astımı ile hangi oranda ilişkili olduğunu ortaya çıkarmak için uzun süreli çalışmalara gerek olduğunu ortaya koymaktadır.
SONUÇ Elde edilen veriler doğrultusunda, ülkemizde meslek astımının, resmi rakamlara yansıyanın çok daha üzerinde olması beklenmelidir. Olguların tanımlanabilmesi için astım polikliniklerinde uygun meslek anamnezi alınmalı ve kuşkulu olgular ayrıntılı olarak araştırılmalıdır. Riskli işkolları uzun süreli izlem programları ile değerlendirilmeli ve gerçek olgu sıklığı belirlenmelidir.
0232 478 18 18
Teklif Alın TEKLİF AL